3 Mayıs 2006
02:00
Dağıtır saçlarını ve yalvarıp uzaktan
Mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin
Tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan
Rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin
Bir mayıs sabahını yaşayacak böcekler
Çılgın karanfillerle dolacak yeşil saksın
Ve sen bir fidan gibi yeşermiş olacaksın
Serin, çakıl yollarda kuşlar birikecekler
Melih Cevdet Anday
Madalyonun öbür yüzü
YanıtlaSilAnladım güzelliğinin zıttı
Bütün şairliğimle ağza alınmaz dizeler kurarım
İçinden sunturlu bir küfür çıkarıp
Galiz sözlerle adını anarım.
***
Bencilliği mükemmeliyetçilikle yutturan sahtekâr
Maddeci, züppe!
Sen ancak maymun iştahına itaatkâr
Hileci, git de
Acı sözlerimi okuya okuya
Kor olan vicdanını serinlet !
Boğsun istiyorum rüyalarını evet
Bu yakıcı ahım
Bu ağulu sıklet.
***
İnsanlığı susmak sanan yüzü gülmez nemrut
Özenti, hoppa!
Layık olduğun kokuşmuş odalarda dur da
Kirletme nurunu incelikli şefkatin
Bilirsin dibine düşer her armut
Ağacını sevmeyen, garibesi hilkatin.
***
Her rüzgarın önünde yaprak
Her katarın ucunda vagon
Ürün vermeyen toprak
Boşa şişirilmiş balon
Yediğin kaba pisleyensin, hakkını veren andaval !
Üzülme
küfürlerimin içinde
bunları göremeyen göz de var!
***
Mangırı geçtim
Yılları pul gibi harcayansın
Almayan dimağ, duymayan kör !
Gönül hangi biri hangi birine yansın
Kitabı olmayan buz gibi nankör
***
Ben bu çamurdan da sıyrılıp
Bu bataktan da çıkarım
Gün gelir iyiliğini Allah'ımdan isterim
Yüreğimdeki çocuğu benden bile korurum
Şimdi değil,
Bugün değil,
Yakın değil...